TUGFO’nun turnesi öncesinde Cem Mansur’a üç haftada orkestra kurmayı nasıl başardıklarını sorduk.
- Genç müzisyenleri seçerken zorlandınız mı?
Bu yıl TUGFO’ya rekor sayıda başvuru oldu. Pandemiden beri seçmeleri, bütün konservatuvarlara gitmek yerine kayıt yoluyla yapıyoruz. Bunun avantajı da yok değil, öğrenci hem en iyi olduğuna inandığı kaydı gönderiyor hem de yurtdışında okuyanlar başvurabiliyor. Dikkatlice dinleme, önceki yıllardan başvurusu varsa onun notlarıyla karşılaştırma vs. derken en adil kararı vermeye çalışıyoruz ama her zaman kolay değil. Ayrıca müzisyen gelip orkestra içinde oturunca gerçek potansiyeli ortaya çıkıyor. Bu yıl orkestra sınavla seçilen 16-22 yaşları arasındaki 73 genç müzisyenden oluştu.
- Hak ederek seçilmek, içtenlikle kabul görmek genç müzisyenleri nasıl etkiliyor?
Bunun değerini bilenler tabii çoğunlukta her yıl. Müzisyenin kampa geldiği gün ile turnenin sonundaki deneyim seviyesi aradaki farktan da belli oluyor.
USTA EĞİTMENLER…
- Kampta nasıl bir program uyguluyorsunuz?
Kamp üç haftaya yakın sürüyor. Sabah ve öğleden sonra provaları önce yaylı ve nefesli eğitmenleriyle başlıyor. Nefeslileri İstanbul Devlet Senfoni ve Borusan İstanbul Filarmoni orkestraları obua sanatçısı Sezai Kocabıyık, yaylıları ise eski öğrencilerimizden halen Berlin Filarmoni Orkestrası keman grubu üyesi olan Hande Küden çalıştırıyor. İkisinin de öğretmenlikleri ve özverileri olağanüstü. Üçüncü gün tüm orkestra bir araya geliyor ama arada eğitmenlerle teknik çalışmalar devam ediyor. Farklı meslek gruplarından kişilerle akşam seminerleri, birlikte müzik dinlemek, spor, oyun derken, ilk konser günü gelip çatıyor.
- Bu yıl çalınacak iki ayrı programı hangi kriterlerle belirlediniz?
Eserler her yıl çeşitlilik göstermeli, eğitici olmalı ve davet edildiğimiz festivallerin programlarıyla uyumlu olmalı. Solistler de öyle. Bu yılki programda her müzisyenin yaşamında önemli olan Beethoven, 9’ncu Senfoni’nin varlığı özellikle heyecan verici. Rahmaninov’un 150’nci doğum yılında en popüler yorumcularından Anna Fedorova Roma’da, Ferhat Can Büyük ve Başar Can Kıvrak Türkiye konserlerinde 2’nci Piyano Konçertosu’nu yorumlayacak.
DÖVİZ KURU ETKİSİ…
- Liranın büyük değer kaybettiği bir dönemde turne yapmayı nasıl başarıyorsunuz?
Başta yıllardır ana destekçimiz Sabancı Vakfı ve diğer sponsorlar sayesinde. Bu yıl neyse ki bazı sponsorluklarımız büyük düşüşten önce elimizdeydi, ama dövizle iş yapan herkes gibi sürekli kurlara bakıyoruz hazırlık safhasında. Turnelerimizde yurtdışından karşılanan masraflarımız ve kazanımlarımızın da artması sürekli çalıştığımız bir şey.
DÜNYADA GÖRÜNÜRLÜK
- Kuruluşundan bugüne TUGFO neyi kanıtlıyor?
Yüzlerce genç müzisyen, kendilerini dünya standartlarında değerlendirmeyi öğrendi, Türkiye’deki müzik eğitimiyle, doğru motivasyon ve planlama ile orkestraların ne düzeye çıkabileceğini gösterdi. Dünyada görünürlük de önemli, Türkiye’nin aydınlık bir yüzü olduğunu göstermenin en kesin en hesaplı ve etkili yöntemi TUGFO’nun turneleri. Yurtdışı konserlerimizi özellikle kamuoyu önderlerinin, düzeyli müzik dinleyicilerinin takip ettiği salon ve festivallerde vermeye önem veriyoruz.
- Turne programı gerçekleştiğinde başlangıçla final arasında nasıl bir fark oluşuyor?
Başlangıçta farklı yerlerden gelen müzisyenlerin yavaş yavaş bir orkestra haline gelişini ve sürekli olarak kalitesinin artışını görüyoruz. Bugüne kadar her turne sonunda bu düzeyde bir orkestranın buharlaşıp yok olması ve yenisinin kurulma sürecine girilmesi tuhaf geliyor, ama eşyanın tabiatı böyle.