24 Haziran 1926 günü, İstanbul gazetecileri, Cumhurbaşkanı’nı ziyarete gelmişlerdir. Cumhuriyet Gazetesi Başyazarı Yunus Nadi
‘Çok çalışmışlar, çok uğraşmışlar; yapamadılar, başaramadılar’ dediler ve hüzün ve kederden gerilen vicdanlarımıza güven vermek için de gülerek hemen ilave ettiler;
‘Merak etmeyin, zaten yapamazlardı.’ Fakat bu, yalnız bizleri avutmak ve tatmin etmek için söylenmiş bir sözdü.
Yoksa bugün detayları gözlerimizin önünde olan hain kalkışmaya karşın Gazi Paşa Hazretleri’nin İzmir’e ulaşmalarının bir gün ertelenmesine nihayet Şevki Bey’in ihbarı yetişmemiş olsaydı, kalkışma mutlaka tatbik edilecekti. Türk milleti kafasında kopacak en büyük kıyametin en büyük buhranlarını geçirecekti. Başbakan İsmet Paşa Gazi’ye:
‘Düşündükçe Türklük adına insanın yüzü kızarıyor’ duyurdular.
Gazi Paşa Hazretleri bir an için gözlerini dalgalı denizin ortasında gezdirerek:
‘Kurtulmasına çalıştığımız ve kurtarmayı başardığımız İzmir suikastı. İşin burası gerçekten garip ve hazin bir maceradır’
Yürüyen Ev – Yalova 8 Ağustos 1930
Bu sözler söylenirken Gazi’nin dudaklarında biran için şekillenen hüzün ve elemi ömrümün sonuna kadar unutmayacağım. Bununla beraber, bu, ancak bir an sürdü ve Gazi’nin gözleri yine parladı. Belleydi ki, bakışları milletin yüksek şan ve parlak geleceğine takılmıştı.
Ülkemizde, İttihat Terakki, serbest Fırka ve Demokrat Parti ve günümüz uzantılarının daima Cumhuriyetle sorunu olmuştur. Bunun adı, demokrasi değil, 100 yıl geriye adım atmadır.
Sevgi ile kalın, Cumhuriyetimizin yüzüncü yılı ile gurur duyuyoruz.
28 Ağustos 2023
Ahmet Gürel